22 Nisan 2009 Çarşamba

İSLÂM ve DİĞERLERİ - II. BÖLÜM

Yazı dizimizin DİNLER TARİHİ Bölününe kaldığımız yerden devam ediyoruz.

2- “Eski çağlarda insanlar neden sadece Güneş, Ay, Yıldız, Şimşek v.b. şeylere tapıyordu neden Allah’ı bilmiyorlardı?”

Bu soru da diğerleri gibi oldukça temelsiz ve yanlıştır. Dinler Tarihi araştırmacılarının da çok iyi bildiği ve teyid ettiği gibi eski çağ topluluklarının dinleri çoğunlukla Pagan ( Çok Tanrılı ) dinler olmasına karşın hepsindeki ortak özellik EN ÜSTTE HERŞEYİ YARATAN ve YÖNETEN TEK TANRI olgusunun bulunduğudur. Diğer alt-tanrılar çoğunlukla bu EN YÜCE TANRI’ya ilişkilendirilmiş eş-çocuk-kardeş gibi bağlarla bağlanmış ve O EN YÜCE TANRININ hizmetkarı, O’nun verdiği yetkileri kullanan, Dini en iyi temsil eden, dünyadaki ve tabiattaki işleri O TANRI adına yönettiğine inanılan kişiler ya da isimler olmuşlardır. Nesiller içerisinde sembolleştirilmişler alt tanrılar edinilmişlerdir.

İnsan aklının algı-modelleme-tasavvur-isimlendirme sisteminde çalıştığını biliyoruz. Yani insan herhangi bir duyusu ile algılayamadığı bir şeyi modelleyemez, modelleyemediği bir şeyi tasavvur edemez ve tasavvur edemediğini de isimlendiremez. Bu gerçek insanların kendi kendilerine bir TANRI tasavvuru oluşturmalarını imkansız kılmaktadır. Buradan da anlıyoruz ki yeryüzündeki dinler tesbihi, akıp gidip ilk Vahye ( Adem ) dayanmaktadır, bütün din türevleri ve sistemleri bu bilgi-modelleme üzerinden türetilmiştir.

Adem’den itibaren yeryüzündeki tüm ana topluluklara ( kavim-ümmet ) Peygamberler gönderildiğini ve bu peygamberlerin HERŞEYİ YARATAN ve YÖNETEN TEK TANRI inancını ve O’nun dini olan İSLÂM’ı insanlara hatırlattıklarını bir önceki yazıda verdiğimiz Kurân ayetlerinden çok net bir şekilde görmüştük.

Demek ki insanlığın bu zaafı sürekli aynı olmuştur. Kendilerine hatırlatılan TEK TANRI inancını devam ettirmişler, fakat siyasi, ticari, şahsi çıkar ve ihtirasları ve ararlarındaki rekabetler yüzünden en büyük meşruiyet aracı olarak kendilerini ya da bir takım siyasi-dini-mezhebi liderlerini EN YÜCE TEK TANRI’ya nisbet etmişlerdir. Sonra gelen kuşaklarca da bu “ULU KİŞİLER, KRALLAR, HANEDANLAR, KAHRAMANLAR, DİN ADAMLARI”nın isimleri TEK TANRI’nın isminin yanına yazılmışlar, çoğunlukla yücelik atfetmek, din hiyerarşisi belirlemek üzere güneş-ay-yıldız-şimşek-fırtına gibi sembollerle anılmışlar ve sonuçta da bunları yapan insan kuşaklarınca RAB/İLAH edinilmişlerdir.

Konuyu, din felsefesi konusunda sarsıcı bir deklarasyon olan ve konunun ilgililerini adeta kendinden geçiren Bakara-213 ayeti net bir biçimde ortaya koymaktadır.

“İnsanlar tek bir ümmetti. Allah, müjdeciler ve uyarıcılar olarak peygamberler gönderdi ve beraberlerinde, insanların anlaşmazlığa düştükleri şeyler konusunda, aralarında hüküm vermek üzere hak kitaplar indirdi. Oysa kendilerine apaçık ayetler geldikten sonra, birbirlerine karşı olan 'azgınlık ve kıskançlıkları' yüzünden anlaşmazlığa düşenler, o, ayetler verilenlerden başkası değildir. Böylece Allah, iman edenleri, hakkında ayrılığa düştükleri gerçeğe kendi izniyle eriştirdi. Allah, kimi dilerse onu doğruya yöneltir.”

Şimdi, çoğu insanın tasavvurunda sadece tahta ve taştan yapılmış putlara tapan, bir hiyerarşi içermeden bir sürü ilahları olan, güneş-ay-yıldız-şimşek gibi ilah sıfatlarının gerçekte bu gök cisimlerinin kendileri olduğu ve bunlara tapıldığı zannedilen eski uygarlıkların dinlerini kısaca görelim.

GREK ( ESKİ YUNAN ) UYGARLIĞI
Grek uygarlığı bugünkü Yunanistan ve Batı Anadolu toprakları üzerinde Milattan önceki beş bin yıldan fazla bir süre hüküm sürmüş bir uygarlıktır. Zirvesine MÖ 756-146 arasında Atina ile ulaşmıştır. Bu günkü Batı medeniyetinin kültür ve inanç kodlarının çoğuna kaynaklık etmektedir.
Greklerin dini inanışında her şeyin evvelinde KAOS denilen boşluk vardır ve tüm kainat ve içindekiler bundan yaratılmıştır. Gerçek ve En Büyük Tanrı URANOS’tur.
Grek dininde bütün alt-tanrılar tüm gök ve yer cisimlerinin, olaylarının, duygularının, sıfatlarının yöneticileridir. URONOS’un verdiği yetki ya da ele geçirme ya da liyakat sonucu bunu elde etmişlerdir.

Zeus, yeryüzünün ve gökyüzünün en büyük Tanrısıdır ve her şeyin yöneticisidir.
Hera, karısıdır ve evliliğin tanrıçasıdır.
Poseidon, denizlerin tanrısıdır.
Hades, yeraltının ve ahretin tanrısıdır, ölüm işleri ile ilgilenir.
Ve diğer birçok alt tanrılar aldıkları yetki ile bu ileri görmektedirler.

HİNT UYGARLIĞI
Hint uygarlığının öne çıkan din(ler)inin genel adı HİNDUİZM’dir. Tarihi 7000 yıl ve daha fazlasına dayanmakta olup günümüzde de devam etmektedir. Vahiy, Kitap (Vedalar, Upanişadlar) ve Peygamberlik ( RİŞİ ) inancı olan özünde tek tanrılı bir dindir. Ana olarak dört mezhebe bölünmüştür.

1- VİŞNAİZM

Bu mezhebe göre tek tanrı VİŞNU’dur. Diğer alt-tanrılar VİŞNU ‘nun yetki verdikleridir. Kutsal Kitapları Bhagavad Gita 7. Bölüm 21-22 de şöyle yazar “ Kulun ibadet ettiği form ne olursa olsun ihtiyaçlarını isteklerini Ben karşılarım”

Tek bir Tanrı vardır ve o VİŞNU’dur, yeryüzünde insana Khrishna bedeniyle görünmüştür. Diğer tüm kutsallar, yarı tanrılar Vişnu’nun tezahürleridir. En önemli amaç Vişnu’ya kulluk etmek, O’nun emirlerini yerine getirmektir.


2- ŞAİVİZM

Bu mezhebe göre En Yüce Tek Tanrı’nın ismi ŞİVA’dır. Bedenlenmeye ihtiyacı yoktur. Bu kainattaki her şey ve yarı tanrılar Şiva’nın bir parçasıdır. Pantesit ( vahdet-i vücud ) bir mezheptir. ( tasavvufa bu işlerin nereden girdiği net olarak belli olmaktadır )

3- ŞAKTİZM

Aynı panteist inanç esasına sahip olan bu mezhepte En Yüce Tek Tanrı’nın ismi ŞAKTİ’dir ve diğer tüm alt-tanrılar Şakti’nin bir parçasıdır.

4- SMARTİZM

Her şey Tek Tanrı’nın bir parçasıdır ve mutlak panteizmdir diyen bu mezhepte En Yüce Tek Tanrı’nın ismi BRAHMA’dır. Mistizm (tasavvuftaki marifet ) esas ibadettir derler.


AKAD-SÜMER-ASUR-BABİL UYGARLIKLARI

Mezopotamya olarak bilinen ve sınırları, bu günkü güneydoğu Anadolu, Basra körfezi ve Şam bölgesi arasında kalan topraklarda MÖ 4500 – MÖ 539 yılları arasında hüküm sürmüş Sâmi uygarlıklardır.

Hepsinde ortak inanç Tüm kainatı yaratan ve yöneten mutlak güç ve kuvvetin sahibi EN YÜCE TEK TANRI inancıdır. Diğer alt tanrılar, bu TEK TANRI’nın yetkisi ile kendilerine yardım ve şefaat eden, yer ve gök olaylarını düzenleyenlerdir.

En Yüce Tek Tanrı’nın ismi; Akad’larda ŞAMEŞ, Sümer’lerde ANU, Asur’larda ASUR ve Babil’lerde MARDUK olarak belirmiştir. Klasik olarak Güneş-Ay-Yıldızlar şeklinde sembolleştirilmiş bir hiyerarşik sıfatlandırma yapmışlardır.

Hz. İbrahim’in bu toplumların içinden çıktığı net olarak bilinmektedir ve bu bilgiler ışığında Kurân’da kendi ağzından anlatılan, bu toplumuna yaptığı Yıldız-Ay-Güneş sahte isimlendirme ve sıfatlandırma tebliğinin manası çok net olarak anlaşılmaktadır.

PERS UYGARLIKLARI

Zerdüştlük ya da Mecusilik diye adlandırılan Pers dini TEK TANRI inancının olduğu bir dindir. En Yüce Tek Tanrı’nın ismi AHURAMAZDA’dır. Başka hiçbir yarı tanrı yoktur. Sadece tüm kötülüklerin tanrısının EHRİMEN olduğuna inanırlar. Dualist (ikili ) bir paganizm oluştuğu halde Ehrimen bir aktif tanrı değil sadece kötülüklerin simgesi olarak kabul edilmiştir.

ROMA-BİZANS UYGARLIĞI

Roma ve hristiyanlaşmadan önceki Bizans İmparatorluklarının pagan dini, Grek inancının bir kopyası gibidir. En Yüce Tek Tanrı’nın ismi JUPİTER’dir onun eşleri, çocukları, kralları ve din adamlarından oluşan alt tanrılar vardır.

URARTU-HİTİT UYGARLIKLARI

MÖ 2000-1200 arasında Hititler, MÖ 1000-600 arasında Urartular Anadolu’da yaşamış uygarlıklardır. Pagan dinleri de tıpkı diğerlerininkiler gibi En Yüce Tek Tanrı ve O’nun yetkisi ile görev alan alt tanrılar sisteminden oluşmuştur. Hitit’lerin tanrısının ismi TARU, Urartu’larınki ise HALDİ’dir.


JAPON UYGARLIĞI

Japonların binlerce yıldan beri devam eden milli dinleri Şintoizm de tek tanrı inancı üzerine kurulmuş bir dindir. Şintoların En Yüce Tek Tanrı ismi AMATERASU’dur ve singesi güneştir. Japon bayrağındaki beyaz zemin üzerindeki büyük kırmızı yuvarlak Amaterasu’yu simgelemektedir. İmparatorlarına Güneş İmparatoru derler. Bunun yanında tüm tabiat olaylarının ( yağmur, rüzgar, ağaç, nehir v.b. ) kutsal ilahi güçler olduklarına ve Amaterasu tarafından yetkilendirildiklerine inanırlar.

ÇİN UYGARLIĞI

Binlerce yıllık Çin uygarlığının En Yüce Tek Tanrısını ismi PANG KÛ olup onun hanedanı olduğuna inandıkları BA, BAİXİAN, BİXİA, CAİSHEN gibi bir çok alt tanrılara inanırlar.

ESKİ TÜRK ve MOĞOL UYGARLIKLARI

Orta Asya eski Türk ve Moğol uygarlıkları Tek Tanrılı ŞAMAN dinine sahiptirler. En Yüce Tek Tanrının ismi GÖK TENGRİ’dir. Bunun yanında toprak ana ÖTÜKEN ve din adamları olan Kamlar (şamanlar) Gök Tengri’nin verdiği güç ve yetkilerle dünya ve din hayatını düzenlerler.

ESKİ MISIR UYGARLIĞI

Binlerce yıllık eski Mısır uygarlığının pagan dinindeki En Yüce Tek Tanrı’nı ismi OSİRİS’tir. Eşi İsis, oğlu Horus, düşman kardeşi Seth ve Apis, Ra, Amon ve diğer alt tanrılar hiyerarşide sıralanmışlardır.

ESKİ İSKANDİNAV UYGARLIKLARI

Binlerce yıllık eski kuzey Avrupa ( İskandinav ) uygarlıklarının pagan dinindeki En Yüce Tek Tanrı’nı ismi ODİN’dir. Eşleri Frigg ve Jord, oğlu Thor ve diğer alt tanrılar hiyerarşide sıralanmışlardır.

KIZILDERİLİ UYGARLIKLARI

Amerika kıtasının yerlileri olan Kızılderililerin de tek tanrılı bir şaman dini olduğu bilinmektedir. En Yüce Tek Tanrı’nın ismi MANİTU’dur. Ataların kutsal ruhları ve kabile büyücüleri-kahinleri ( din adamları ) MANİTU’nun verdiği yetki ile dünya ve din hayatını düzenlerler.

MAYA ve AZTEK UYGARLIKLARI

Orta Amerika’da binlerce yıl hüküm sürmüş Mayalar ve MS 14-16. Yüzyıllar arasındaki uygarlık olan Aztek’lerin de tek tanrılı din inancına sahip olduğu görülmektedir. Mayalardaki En Yüce Tek Tanrı’nın ismi HUNAB KÛ ve Azteklerdeki ise OMETEOTL’dur. Bunların verdiği yetki ve kurulan soy bağı ile diğer alt tanrılar sıralanmaktadır.

* * *

Bütün bu verilerin ışığında yeryüzünün her kıtasında ve bölgesinde binlerce yıldan beri yaşayan insan topluluklarının “her şeyi yaratan ve yöneten tek bir tanrı” bilgisinden ve inancından yoksun olmadıklarını görüyoruz. Aynı Kurân’da anlatılan Peygamberlerin ( selam hepsine ) kıssalarındaki gibi tüm toplumlar O TEK TANRI’yı biliyor ve kabul ediyorlar.
Bu uygarlıkların dinleri detaylı olarak incelendiğinde hepsinde, yaratılış, ahret-ruhlar alemi, ödül-ceza, nüsuklar ( bedensel ve toplumsal ibadet ritüelleri ), ibadethaneler, görünmeyen varlıklar ( melek,cin,şeytanlar, ruhlar ), ahlak kuralları ve haramlar oldukları da açıkça görünmektedir.

Dinleri bunun üzerine kurulmuş. Dinlerinin İslâm’dan tek farklılaşmış ve gelen peygamberlerin de sürekli düzeltmeyi emrettiği kısmı O YÜCE TEK TANRI’yı sembolleştirerek O’nun verdiği yetki ve izinler ile ya da kurdurulan soy bağları ile altında bir yarı tanrılar hiyerarşisi oluşturmuş olmaları. Bunu yapma sebeplerinin de dinlerinde en üzt makama ulaşma ve TEK TANRI’nın emrini teyid etme isteği olduğu çok açık.

Toplumların peygamberlerden sonra yaşadığı siyasi çekişmeler, rant, üstünlük ve çıkar kavgaları, kendilerini O TEK TANRI üzerinden meşrulaştırmak isteyen hanedanların, fırkaların, kişlerin O’nun ismini kullanarak ve yanlarına aldıkları din adamlarının da desteklemesi ile kendilerine biçtikleri üstünlük ve seçilmişlik sıfatları. Kısacası “Tanrı’nın Yeryüzündeki Temsilcileriyiz ve bu nedenle biz ne dersek itaat edeceksiniz” fenomeni. Bu konuya ileride daha detaylı döneceğiz.

Evet, görüldüğü gibi eski çağ uygarlıkları anlamsız bir şekilde taşlara, tahtalara tapmıyor, gök cisimlerini tabiat olaylarını gerçek tanrılar olarak kabul etmiyorlar. Hepsi, O YÜCE TEK TANRI’nın bir yetkilendirmesi ve O’nun katında yücelmek için kabul edilen önemli şahsiyetler, isimlendirmeler ve sembolleştirmeler.

Bu bölümün sonunda, tahtadan taştan putlara ibadet ettikleri ve sadece onları tanrıları kabul ettikleri zannına bir reddiye olan ve aslında tüm yukarıda saydığımız İslâm dinlerini paganlaştırmış toplumların bu aynı hatasının altındaki niyetlerinin, söylemlerinin aynı olduğunu açığa vuran ayetleri görelim.

Eğer onlara: "Gökleri ve yeri kim yarattı? Güneş’i ve Ay’ı kim hizmetinize âmade kıldı?" diye sorarsanız, elbette "Allah!" diyeceklerdir. Öyleyse nasıl oluyor da bu gerçekten uzaklaştırılıyorlar? ANKEBUT-61


Onlara, "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan, yemin olsun "Allah!" diyecekler. De onlara: "Peki Allah ile beraber çağırdıklarınız hakkında ne diyorsunuz? Allah bana bir zarar vermek istese, O'nun vereceği zararı uzaklaştırabilirler mi? Yahut bana bir rahmet dilese, O'nun rahmetini tutabilirler mi?" De ki: "Bana Allah yeter! Sığınılacak veli arayanlar sadece O'na dayanıp güvensinler." ZÜMER-38


Yemin olsun, eğer onlara, "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan, kesinlikle şöyle diyeceklerdir: "Onları, Azîz ve Alîm olan Allah yarattı!" ZUHRUF-9


Andolsun, onlara: "Kendilerini kim yarattı?" diye soracak olsan, elbette: "Allah" diyecekler. Öyleyse nasıl olur da çevriliyorlar? ZUHRUF-87

* * *

Allah'ın yanında bir de kendilerine zarar veremeyen, yarar sağlayamayan şeylere kulluk ediyorlar ve şöyle diyorlar: "Bunlar bizim Allah katındaki şefaatçılarımızdır." De onlara: "Allah'a, göklerde ve yerde bilmediği şeyleri mi haber veriyorsunuz?" Şanı yücedir O'nun, ve onların ortak koştuklarından uzaktır. YUNUS-18

Bilakis onlar kalkmış, Allah ile beraber birtakım sözüm ona şefaatçiler bulmuşlar! De ki: "Onların hiçbir yetkileri olmasa, akıl ve şuurdan mahrum olsalar da mı onlara ibadet edeceksiniz?" ZÜMER-43

Onlar yalnızca sonucun ortaya konmasını mı bekliyorlar? Sonucun geldiği gün, önceleri onu unutmuş olanlar: -Rabbimizin elçileri gerçeği getirmişler. Şimdi, bize şefaat edecek bir şefaatçi var mı? Veya yaptıklarımızdan başka şeyler yapmamız için bir dönüşümüz var mı? derler. Onlar, kendilerini mahvetmişler ve uydurdukları sahte tanrıları da kaybolup, onlardan ayrılmıştır. ARAF-53


O gün her toplumdan birer şahit çıkarırız. Resulleri yalancı sayanlara da: "Haydi bakalım, varsa delilinizi ortaya koyun!" deriz. O zaman onlar, hak ve hakikatin yalnız Allah’a ait olduğunu kesinlikle anlar ve uydurdukları sahte tanrılar ise ortada görünmemektedir. KASAS-75


Sizin Allah’tan başka ibadet ettiğiniz tanrılar, sizin ve atalarınızın uydurduğu birtakım boş isimlerden ibarettir. Allah onların tanrı olduklarına dair hiçbir delil indirmemiştir. Hüküm yetkisi yalnız Allah’ındır. O ise, başkasına değil, yalnız Kendisine ibadet etmemizi emir buyurmuştur. İşte dosdoğru din budur! Fakat insanların çoğu bunu bilmezler." YUSUF-40

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder